16 Ağustos 2015 Pazar

Aloıs Alzheimer Ve Alzheimer Hastalığı

Aloıs Alzheimer Ve Alzheimer Hastalığı
 
Alois Alzheimer 14 Haziran 1864’te, Bavyera’nın küçük bir kasabası Marktbreit’te doğdu. Tübingen, Berlin, Aschaffenburg Üniversite’sinde okudu ve 1887’de doktor diploması aldı.
Frankfurt’ta psikiyatri ihtisası yaptı ve kendini büyük ilgi duyduğu nöropatoloji dalında çalışmalara adadı. Ünlü nörolog Franz Nissl ile birlikte serebral korteksin normal ve patolojik anatomisi hakkında çalıştı. Alzheimer, dikkatli bir laboratuvarcı olarak dokunun mikroskobik yapısı hakkında ayrıntılı bilgiler sundu. 1903’de ünlü psikiyatrist Emil Kraeplin ile Munich Üniversitesi Psikiyatri kliniği’nde çalışmaya başladı. O dönemim yaygın hastalığı sifi lizin sinir sistemindeki tahribat ile ilgili araştırmalar yaptı. Çalıştığı laboratuvar ve isminin dünyadaki ünü sonucu, Hans-Gerhard Cruetzfeldt, Alfons Jacob, Friedrich H. Lewy (Lewy cisimciklerini tanımlamıştır) ve Gaetano Perusini (Alzheimer’in ilk olgusu August D’ye üç demans olgusu daha ekliyerek birlikte yayınlamıştır) gibi uluslararası önemli araştırmacılar laboratuvarında onunla çalışmaya katıldı. Bu yıllarda Alzheimer arterioskleroz, Huntington koresi, epilepsi gibi hastalıklarla ilgili önemli bulgular tanımladı.

Aloıs Alzheımer
Frankfurt’ta çalıştığı dönemde 1901 yılında Alzheimer, 51 yaşındaki hasta August D (Deter) ile karşılaştı. Bu hasta, evde kendine bakamaz duruma gelmiş ve bütün yardımları red eder durumda idi. Hastaneye yatırıldığında yapılan muayenesinde, yönelim ve bellek bozukluğu ile yazma ve okuma zorluğu saptandı. Belirtiler zamanla ilerledi, halusinasyonlar ve diğer kognitif fonksiyonlarda bozukluklar tabloya eklendi. 1906 yılında Agust D. vefat etti ve Munich’e taşındıktan sonra da onu izleyen Alzheimer, Frankfurt’taki eski kliniğinden hastanın klinik kayıtları ile otopsi yapmak için beynini istedi.
 
Hastanın beyninin mikroskobik incelemesinde, korteks normalden incelmişti ve beyinde iki anormal bulgu mevcuttu. Bunlardan biri, daha önceleri yaşlıların beyinlerinde de saptanan senil plaklar, diğeri o devirde ilk defa kullanılan gümüş boya ile boyanan nörofi briler yumaklar idi. Yumaklar daha önce hiç tanımlanmamıştı ve bulgu yeni bir hastalığa işaret ediyordu.
Dr.Emil Kraepelin
August D (Deter)
Alzheimer 1906 yılında “Güney-Batı Alman Akıl Hastalıkları Uzmanları Kongresi”nde bu olguyu “serebral korteksin tuhaf bir hastalığı” adıyla sundu. Dr. Alzheimer bir yıl sonra 1907’de, sunduğu bu olguyu “Genel Psikiyatri ve Adli Tıp Dergisi (Allgemeine Zeitschrift für Psychiatrie und Psychich-Gerichtliche Medizine)’nde “Serebral Korteksin Özgün Bir Hastalığı” başlığı ile yayınladı.1907’de hiç dikkat çekmiyen bu makale, aradan 70 yıl geçtikten sonra çok sık atıf alan bir yazı olur. Hastalığa Alzheimer ismini veren kişi Dr. Alzheimer’in klinik şefi Dr.Emil Kraepelin’dir. Kraepelin 1910’da yayınmlanan Klinik Psikiyatri kitabının 8.baskısının 627. sayfasında, “Senil Beyin Hasarı” başlığından sonra “Alzheimer Hastalığı” terimini kullanır.
1908 yılında profesör unvanı alan Alzheimer, 1912 yılında Breslau’daki psikiyatri kliniğinin başına geçer. Çalışmalarına burada sürdüren Alzheimer 19 Aralık 1915’te endokardite bağlı kalp yetmezliğinden vefat eder.
Dr. Alzheimer çalışma hayatında yorulmak bilmeksizin hastanenin servislerinde çalışan, vizitler dışında da hastalarını muayene eden, hasta dosyalarını inceleyen, çok sevdiği mikroskobik araştırmalarını büyük bir azimle sürdüren ve sevgi dolu huzuruyla meslekdaşlarının birçok taleplerini, sorularını ve dileklerini yerine getirmeye çalışan bir hekimdir.
Alzheimer’i ailesi ve arkadaşları ile gösteren fotoğraflarda bu devasa adamın bir akademisyen olduğu kesinlikle anlaşılmaz. Dik duruşu sert bir asker görüntüsü verse de aslında çok sakin ve doğal kişiliği, sempati ve güven taşır. Rahatı sever ve yaşamsal zevklerden kesinlikle kaçınmaz. İyi puro merakı vardır, espri anlayışı çok gelişmiştir, ancak öğrencilik yıllarındaki haşarı hali, yerini zamanla hoşsohbetliğe bırakmıştır. Meslek yaşamındaki gerginlikle geçen yıllar, coşkusundan ve haşarılığından çok şey almış olsa da, uyumluluğu hep ön planda olmuştur.
Alzheimer bütün dünyada, artık sokaktaki vatandaşın da bildiği bir isim haline gelmiştir. 52 yaşında, Alzheimer Hastası olacak çağa bile gelemeden, bu güne göre genç sayılabilecek yaşta ölen Dr. Alzheimer, 100 sene sonra bu kadar ünlü olabileceğini herhalde düşünemezdi. Alzheimer’i bu kadar ünlendiren, insan ömrünün uzamasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder